28 Haziran 2009 Pazar

SİVASTA YAKILAN CANLARI UNUTMAYACAĞIZ

SİVASTA YAKILAN CANLARI UNUTMAYACAĞIZ
Hüseyin Habip Taşkın
Aradan yıllar geçse de bazı olaylar insanların hafızasına kazılır. Özelliklede insanlık dışı işlenen barbarca olaylar miras gibi dilden dile, kitaptan kitaba, gazeteden gazeteye aktarılarak kitlelere ulaştırılır. Tarih sayfalarında barbarca işlenen suçlar fazlalık yönünden terazinin kefesinde daha ağır basmaktadır.
2 Temmuz 1993 Sivastaki, Madımak Otelinde devletin olaylara bilinçlice seyirci kalarak, yobazların, faşistlerin elerliyle işlenen barbarca katliam dünmüşçesine hafızalarımızda yerini korumaktadır.
Ülkemizde bilinçlice beyinlere işlenen Türkçülük, tek dil, tek mezhep ve benzeri ırkçı, şovenist, kafatasçı düşünceler Sivasta, Madımak otelinde 37 aydın diri diri taşlanarak, yakılarak, dumandan zehirlenerek vatan uğruna ve allah adına kışkırtılan gerici faşistlerin eylemlikleriyle yaşama geçirilmiş oldu.
Olanlar, oynanan oyunun sadece ön bölümüdür. Peki, oyunu oynatanlar, oyunun gerisinde kalan aşağılık Hitler hayranları neden ortaya çıkartılmadı? Bu ülkede katledilen her aydının faili bellidir. Devlet isterse perde arkasında olan eli kanlı katilleri ortaya çıkartır. Nedeni ortadadır! Bu ülkede emek ve sömürü vardır. Bir tarafta ezilenler, diğer tarafta ezenler vardır. Madımak otelinde allah adına yakılanların kimliklerine bir bakın! Milliyeti ne olursa olsun, onlar bu ülkenin aydınlık yüzleriydi.
2 Temmuz 1993 da Sivasta, Madımak oteline yapılan saldırıyla içerideki 37 canın barbarca katledilmesindeki amaçlardan bir tanesi ülkemizin aydınlık yüzlerini susturup yok etmektir. Yapılan bu iğrençlik aynı zamanda ülkemizde bulunan halklara gözdağı vermektir.
Bu barbarlıkların biçimsel farklılığı olsa da 12 Eylül 1980 öncesinde Maraş ve Çorum olaylarını, derin devlet diye söylenen kişilerin tezgahından çıkan iğrenç olayların bir devamıdır. Gazi Mahallesinde 12 Mart 1995de yaşanan olaylarda Sivas olaylarından pek farkı olmadığı gibi burada da derin devletin kanlı elleri işbaşı yapmıştır.
O günü hatırlamak için hafızalarımızı bir yoklayalım; 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin barbarlar tarafından kuşatılıp yakılması ve dolayısıyla şehirde bulunan 33 aydın yazar, ozan ve aydının ve iki otel çalışanının yakılarak öldürülmesi, oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar zincirinin halkalarından birisidir.
Pir Sultan Abdalın sazının çalındığı Sivas şehir merkezinde yapılması öngörülmüştü. Bu kapsamda pek çok aydının yanı sıra Aziz Nesin bu etkinlik nedeniyle dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente gelmişti.
2 Temmuz 1993 günü organize biçimde öğle saatlerinde Paşa ve Meydan camilerinde çıkan gruplar önce etkinliklerin yapıldığı Kültür Merkezine ulaşarak, bir gün önce dikilen anıtı kısmen tahrip etti. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden önlendi.
Hızını alamayan ve sayısı yaklaşık 10.000'e ulaşan grup, Kültür Merkezinden yeniden Hükümet Meydanına geldi. Hükümet Konağını taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Grubun sayısı akşam saatlerinde 20.000'e yaklaştı. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı bunun sonucunda taşlanarak camları kırılan Madımak Oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otele sığınmış olan aydınlardan, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen,Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekinin de bulunduğu 37 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin,merdiven trabzasındaki görevli tarafından darp edilip,merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan azgın kalabalığa doğru itildiği dönemin özel televizyonları tarafından belgelendi.Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç edilmekten araya girenler tarafından kurtarıldı. Yaralılar, Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü.
Olaylar sonucunda 33 aydın, 2 otel görevlisi ile 2 saldırgan yaşamını yitirdi. Yine olaylar sırasında Atatürk - Kongre ve Etnografya Müzesi önünde bulunan Atatürk büstü tahrip edildi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen 2 günlük sokağa çıkma yasağı getirildi.
Aradan on altı yıl geçti ve Sivas katliamının yapıldığı yer olan Mamak Oteli hala konuşulmaya devam ediliyor. Nedeni ortada perdenin arkası aralanmamış ve gereği yapılmamıştır.
Konumuza dönerek hafızalarımızı yenilemeye devam edelim; Medresede kurulan standlara saldırılar başladı; satılan kitap ve kasetlerin sanatçılarına küfürler, dışardan alıp getirdikleri Hz.Ali, On İki İmam posterlerini yırtmalar, askılı giyen bayanlara sözlü saldırılar gibi fiili durumlar yaşandı. Aziz Nesin ile TGRT muhabirinin yaptığı röportaj; gazeteci kılığındaki provokatörün ortamı geren sorularına cevap gecikmedi; bir kişi, Aziz Nesine saldırdı; 'Beğenmediğin Allah seni yakacak' diye... O saatten sonra ortam iyice gerilmiş oldu.
Katliamın borazancıları yerel basın 2 Temmuz günü manşetlerinden kin kusmaya başlamıştı. 'Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor', 'Gün Müslümanlığı yerine getirme günüdür' gibi yalanlarla, katiller göreve çağrılıyordu. Gecikmeden de cevap geldi. Panel ve konserin yapılacağı kültür merkezine kara bulutlar gibi çökerek, taş ve sopalarla saldırdılar.
Cuma namazı çıkışı, daha önce aceleyle boşaltılan medreseye saldırıda bulunulmuş, kimseyi göremeyince de, kültür merkezine yönelmişler. Orada bulunanlar kapı ve pencerelere kurdukları barikatla ilk tehlikeyi savuşturmuşlar.
Dönem itibariyle DYP-SHP iktidardaydı. Belediye başkanı, katliamı bir orkestra şefi gibi yönetti. Ozanlar Anıtı yakılırken ve saldırılar artarak sürerken; 'Gazanız mübarek olsun' diye yüreklendirdi güruhu. Ödülünü de milletvekili olarak aldı... Sivas'ta askeri bir garnizonun oluşu ve olaylara müdahale etmeyişi akıllarda soru işareti uyandırmıştı!
2 Temmuz 1993, Başbakan Tansu Çiller: Oteli saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır! (Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir)
2 Temmuz 1993, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Güvenlik güçleri ve halkı karşı karşıya getirmeyelim.
O dönemin Başbakanından ve Cumhurbaşkanından ilginç cümleleri böylece duymuştuk. Konunun nasıl başka alanlara kaydırdıklarını hepimiz görmüş olduk.
DYP-SHP iktidarı Sivas katliamından sorumludurlar. Şu anda CHP mecliste olsa bile 2 Temmuzun hesabını sormaya hiç niyeti yoktur. Birçok Alevi dernekleri kendilerine umut kapısı gördüğü CHPyi kendi kurtuluşlarıymışçasına sahip çıkmalarına şaşırmamak gerekir. Çünkü sınıf mücadelesini Alevi dernekleri esas almamaktadır.
Hesap elbet sorulacaktır. O da örgütlü halkların mücadelesiyle, düzen partileriyle değil!
24.06.2009

Hiç yorum yok: