Merhabalar ilk kez, ilk yazımla sizlerle birlikte olmaktan mutluyum.. Umarım bundan böyle güzel ve topluma faydalı yazılarımla sizlerle birlikte olacağım..
Meclis, demokrasinin kalbi ve beynidir. Fakat meclisi gerçek demokrasinin kalbi ve beyni yapan kurum iktidardan çok muhalefet olmalıdır. İçinde muhalefeti olmayan bir meclis, demokratik bir sistemin değil monarşik bir sistemin atölyesidir. Yani meclistekilerin görevi, demokrasinin korunması için özgürlüklerin en üst düzeyde yaşanmasını sağlamak olmalıdır.
Muhalefetler korunmalı, ülkede sistemle ilgili değişiklik yaratacak yasa teklifleri muhalefetle uzlaşarak hazırlanmalıdır.
Gelin görün ki Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu kısacık tarihinde, defalarca kez ihanete uğramıştır.
Aranızda "Efendim ya askerler? Onları neden söylemiyorsunuz?" diye düşünenlerin olması çok doğaldır ve bu herkesin hakkıdır.
Fakat ne 27 Mayıs 1960'taki, ne 12 Mart 1971'deki, ne 12 Eylül 1980'deki ne de 28 Şubat 1998'deki meclisler, gerçek meclis kimliğindeydiler.
Bu dönemde demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkması gerekenler, demokrasinin katledilmesine seyirci kalmış, göz yummuşlardır.
Gerçek demokrasilerde halkın, asker ve diktatörlerin korkusuyla sindirilmesi mümkün değildir. Ama gerçek demokrasiler de, demokrasinin erdemini bilen halkların ve o halkın seçimiyle gelen meclistekilerin bulunduğu ülkelerdedir.
Bizim demokrasimiz ise ahlaksız ve sözde bir demokrasidir. Bir ülke halkı, demokratik bir rejimde bile, sindirilmeyi, korkutulmayı kabulleniyor; özgürlüklerini kendi elleriyle geri veriyorlarsa o demokrasi hem ahlaksız hem de sahtedir. Demokrasi, halkın kendini yönetenlere kafa tutabildiği bir rejimin adıdır.
Demokrasi, halkın kurduğu sivil toplum örgütleri ile siyasal iktidarları denetleyebildiği bir rejimdir. Fakat Türkiye'de, genetik bilinçaltı gereği, sivil toplum örgütlenmeleri sevilmez. Türk halkı için seçimden seçime ucube tercihlerde bulunmak, seçimi beklemeden hükümet üzerinde baskı kurmaktan daha pratiktir.
Biz kaderimize razı olduktan sonra, bu sözde demokrasiyle, yaşamaya ve kızmaya ne de şikayetçi olmaya hakkımız yoktur. Önce birey olarak demokrasinin kurallarını uygulamalı ve hayatın her alanında yaşamalı, yaşatmalıyız.
Haydi kolay gelsin, ne diyelim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder