1 Mayıs 2011 Pazar

Efendiler milletin temsilcilerini seçtiler

Evet, milletin temsilcilerini, efendileri seçti.

“Siz temsilcinizi seçemezsiniz, sizin yerinize biz seçeriz.”, “Siz sadece noterlik vazifenizi yapın, demokrasi adına.” dediler, acıkan bir insanın önüne sevmediği bir yemeği koyup ister ye, ister aç kal dercesine…

Ne yazık ki demokrasi havarileri böyle diyor. “Sizin değil benim istediğimi seçmelisiniz ki bana itaat edilsin, demokrasimiz zarar görmesin.”

Gelelim bizim siyaset ağalarımıza, sayın Recep beye. “Ülkenin geleceğinin kaderini ben belirlerim. Benim sözüm üzerine söz olmaz. Ben ne dersem o olur!” Recep beye de yakışıyor zaten böyle konuşmalar. Ne de olsa delikanlı kabadayı bir başbakandır kendileri. Halkın ne haddine ki kendi vekilini kendi seçsin? Halk itaat etmeli!

Ya sayın Bahçeli? O da kendince biraz daha demokratik davranmış. En azından partili delegelerine, üyelerine elektronik ortamda sormuş. Sormuş da “Benim belirlediğim temsilcilerden birini seçin, alternatif yine benim belirlediğim olsun.” demiş. Yani sofraya yoğurt, süt ve ayran koyup bunlardan birini seçmelerini istemiş. Canınız hangisini çekerse!

Ne diyelim? Devletimizin demokrasisi de bu kadar.

Ya Demirtaş beyefendi? Evet, demir gibi adam doğrusu. Devlete de meydan okudu, halkına da sordu “Kimi, neden seçelim?” diye. Kendince onun da doğruları vardır.

Ya Kemal abi? Hani şu çiftçi Kemal, memur Kemal, esnaf Kemal var ya, işte o! O da kendi farkını koydu. Demek ki ağalarımız, aynı sermaye gibi, nasıl sermayenin ideolojisi, milliyeti, cinsiyeti olmaz misali emekten örgütten bahseden Kemal abiye ne oldu anlamak mümkün değil. Bir ara “İşte, Kemal abi farkı.” dedik. Bazı illerde halkına, vatandaşına sordu “Temsilcimiz kim olsun?” diye. Ne de iyi olmuştu… Bayram havasında, seçmenler kendilerini temsil edecek adaylarını seçtiler barış ve umut içinde. Tüm liderlere örnek olsun diyecekken o da çark etti -ya da ettirildi-. “Dur Kemal, ne yapıyorsun? Eski köye yeni adet mi getiriyorsun?”

Ee onun da ağa babaları kızdı galiba, böyle olmaz diye, haklılar da. Bir grup arkadaşını ne diye Amerika’ya görücüye yollarsın? Adamlar bu arkadaşlarını beğenmeye çalışmışlardı. “Olmaz öyle! Sen itaat edecek temsilciler belirleyeceksin, halk da seçecek, Kemal abi.”

Ne yazık ki bir halkın kaderi yine liderlerinin iki dudağı arasına sıkıştı. Ne gerek var ki seçim yapmaya zaten? Sizlerin dediğinizin dışında bir şey olmuyor. Bu insanları kandırmanıza, oyunlarınıza alet etmenize gerek yok. Gönül isterdi ki halk kendi kendini savunacak kendi temsilcisini seçecek olgunlukta olsaydı. Ne yapalım? Biz bunları hak ediyoruz ki ağalarımızın lafından, sözünden çıkmıyoruz. İyi de ediyoruz. Ne gerek var kafamızı yormaya, düşünmeye? Nasılsa bizlerin yerine düşünen birileri var. Biz bu bahar da kaderimize razı olalım, bir dahaki bahara inşallah diyelim.

Hiç yorum yok: